(Article 109-09.11.2016)
15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişimi sonrasında Türkiye uzunca süre Batı’dan destek gelmesini bekledi. Aradan iki hafta geçti ki ilk destek İngiltere’den geldi. Türkiye’ye Batı’dan yapılan en üst düzeyli ziyaret, İngiltere Dışişleri Bakanlığı görevlisi ve Amerika ve Avrupa sorumlusu Devlet Bakanı Allen Duncan tarafından yapıldı.
Brexit referandumundan sonra İngiltere’nin ilk diplomatik girişimi olan bu ziyaret, Türkiye’nin, özellikle Ortadoğu’da İsrail ve Rusya ile iyi ilişkiler geliştirme girişimlerinin başladığı bir döneme rast geldi. Rusya’nın bölgedeki askeri varlığı, İsrail’in Doğu Akdeniz’de geniş doğalgaz rezervlerini işletmeye açacak olması, su politikası üzerinden Türkiye’nin Kıbrıs’ta elde ettiği avantajlar, Avrupa’nın ihtiyacını karşılayan enerji koridorlarının bu coğrafyada bulunması, Kıbrıs adasında iki önemli askeri üssü bulunan İngiltere’nin devre dışı kalmamak üzere harekete geçmesine yol açtı.
1945 sonrasında oluşan yeni dünya düzeninde kendini süper güç olarak tüm dünyaya kabul ettiren ABD, gizli veya açık şekilde şimdiki ismi Avrupa Birliği olan projeyi olanca gücüyle desteklemişti. Böylelikle; hem o döneme kadar dünyanın süper gücü olan İngiltere’yi pasifize edecek, hem de kıta Avrupası’nın diğer önemli devletlerini oluşturan Fransa ve Almanya’yı birbirine bağımlı hale getirecekti. İngilizler ve Fransızlar, Fransa ile İngiltere arasında inşa edilen Manş Tüneli’nin açılışı sırasında trendeki anonsların İngilizce mi yoksa Fransızca mı yapılacağı tartışmalarını yapa dursun, o sırada ABD dünyayı şekillendirmekle meşguldü.
AB projesi, İngiltere başta olmak üzere Almanya ve Fransa’yı içine kapattıkça kapattı ve bir an geldi ki, artık dünyada hiçbir etkinliklerinin kalmadığını anladıklarında iş işten geçmişti.
Anne babaların çocuklarıyla yatıp kalktığı, kardeşlerin birbiriyle cinsel ilişkiye girmesinin suç olmadığı İsveç, Norveç, Danimarka, Fransa, Lüksemburg, Belçika, Hollanda, İsviçre, İspanya ve Portekiz’de ensest ilişkinin yasaklanmasının büyük bir insan hakkı ihlali olacağına yönelik tartışmalar yaşanırken, ABD Afganistan’dan Irak’a, Suriye’den Somali’ye, Mısır’dan Ukrayna’ya kadar dünya yüzeyinde el atmadık yer bırakmadı.
Kanadalılar fok balıklarını döve döve öldürürken, ahlaksız Danimarkalılar hayvan genelevi açıp işletirken, Çinliler kedi ve köpekleri kürkleri için canlı canlı yüzüp bir kenarda ölüme terk ederken, İspanyollar binlerce kişinin gözü önünde arenalarda boğalara bıçak saplayıp öldürürken, Amerika Birleşik Devletleri dünyanın hemen her köşesinde temel oyun kurucu haline dönüştü.
Üzerinde güneş batmayan Büyük Britanya sömürgelerini birer birer kaybedip küçük bir ada devletine dönüşürken, Bulgaristan, Romanya ve Polonya gibi devletleri Avrupa Birliği’ne alıp Bismarc’ın Büyük Avrupa projesini hayata geçirmeye çalışan Papaz kızı Merkel’in terör sevici Almanya’sı trilyonlarca Euro’yu bir hayal uğruna bu ülkelerde batırdı.
Sonuç: tam bir hüsran…
İşin sonunda ne Büyük Almanya oluştu ne de Almanya’nın hükmedeceği Büyük Avrupa!
Bu arada Avrupa’nın hemen doğusunda yer alan Türkiye büyüdükçe büyüdü. Tüm engellemelere rağmen Türkiye, beklentilerin aksine 14 yılda ekonomisini 4 kat büyütmeyi başardı. 1960 Askeri Darbesi, 1971 Muhtırası, 1980 Askeri Darbesi, ASALA, PKK, DHKP-C, 28 Şubat 1997 Post Modern Darbesi, 2013 Gezi Olayları, 17/25 Aralık 2013 Yargı ve Emniyet Darbesi ve son olarak 15 Temmuz 2016 Askeri Darbesi yurtiçindeki ve yurtdışındaki Türkiye düşmanlarının Türkiye’yi engellemelerine yönelik eylemleri olarak kendini gösterdi.
Türkiye’de 15 Temmuz kalkışmasının engellenmesi, çıkarcı ve gerçekçi İngiliz diplomasisini Türkiye ile yakın ilişkiler kurmaya sevk etti. Bu arayış, İngiltere’nin dünya politikasında AB dışı ittifak arayışlarında kendi başına hareket edebileceği, kendi çıkarlarını koruyabileceği ve bu haliyle AB’nin sağlayabileceğinden çok daha etkili politik, diplomatik ve ekonomik yapı oluşturabileceği arzusundan kaynaklanıyor.
Bozulan gelir dağılımı, yoksulluk, kontrolsüz göç ve artan işsizliğin müsebbibi olarak AB’ni gören İngilizler Brexit ile önemli bir hamle yaptı. Bundan sonra AB’nin hiçbir şey olmamış gibi yola devam etmesi asla mümkün değil.
İngiltere’nin Türkiye’ye yaklaşması, diğer Batılı devletlerden önce hamle yaparak destek vermesi, yeni kurulacak dünya düzeninde Türkiye’nin üstleneceği rolün öneminden kaynaklanıyor. İngiltere FETÖ gibi oluşumları yaratma, destekleme ve kullanma konusunda, dünyadaki en deneyimli ülkelerden biri. Zaten FETÖ dahil, bölgeye yönelik siyasi oluşumların şablonu da aslında İngiltere’ye ait. 18. Yüzyılın ortalarında Muhammed İbni Vehhab’ı kullanmak suretiyle Osmanlı’nın başına musallat eden, Vehhabilik ve Selefilik meselesini yaratan İngilizlerden başkası değildi.
Brexit bağlamında İngiltere’nin yeni bir ruh arayışına çıkıyor olması, İngiltere’yi Türkiye’ye yaklaştırdı. Türkiye’deki darbe girişiminin püskürtülmesinden sonra İngiltere, yeni bir dünyanın kurulacağını en iyi idrak eden devletlerin başında geliyor.
Bakan Allen Duncan’ın ziyaretinin hemen ardından İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Richard Moore’da 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili olarak çeşitli açıklamalar yaptı. Moore, Gülencilerin darbe girişiminde bulunduğunu kabul ettiğini, Türk halkının sokaklarda darbe girişimini önlediğini, ardından da siyasi partilerin bir araya gelerek sivil iradeye sahip çıktığını “Türk demokrasisi rüştünü ispat etmiştir” ifadesiyle belirterek, FETÖ’nün İngiltere’deki faaliyetlerine yönelik bilgiler sağlandığı takdirde İngiltere’nin işbirliği yapmaya hazır olduğunu bildirdi.
Tankların üstüne çıkan, Amerikancı darbeyi püskürten, sağduyulu Türk halkının sokaklarda cesaretle ortaya koyduğu direniş, Çanakkale zaferinin günümüzdeki yansımasıdır. Bu durumun farkına en önce varan da, bu tür oyunların kurucusu olan İngiltere’den başkası değildir.
İngiltere Türkiye’nin en önemli ekonomik ve ticari ortaklarından biridir. Türk-İngiliz ilişkilerinin tarihi 16. yüzyıla kadar dayanıyor. Türkiye’de faaliyet gösteren üç bine yakın İngiliz şirketi var. Çoğu Londra’da yaşayan yaklaşık bir buçuk milyon Türk var. Türkiye’ye gelen turistlerin yaklaşık yüzde onunu ise İngilizler oluşturuyor.
Bu bağlamda, demokrasiye, sosyal refah devletine ve başarıyla uygulanan kamu-özel sektör işbirliğine karşı girişilen 15 Temmuz darbesini, büyük bir sağduyu ve kitle hareketiyle bertaraf eden Türkiye’nin dostluğu, Doğu Akdeniz, Balkanlar, Ortadoğu ve Orta-Asya’da yeni bir dünya kurgusu arayan İngiltere için çok ama çok önemli.
Bundan tam iki yıl önce İngiliz Dışişleri ve İngiliz Milletler Topluluğu Ofisi’nce 29 Eylül 2014 tarihinde resmi bir rapor yayınlandı. Bu raporun başlığı oldukça ilginç; “Türk Ekonomisinin Öldürücü Faktörleri”.
Rapor içeriğinde Türkiye hakkında son derece önemli tespitlere yer verilmiş ve bence Türkiye aleyhtarlığı yapan tüm vatan hainlerinin bu belgeyi ibretle okuması gerekiyor.
İngiltere’nin resmi devlet kurumunca hazırlanan bu raporda Türk ekonomisinin son 10 yıl içerisinde Batılılar açısından nasıl küresel bir tehlikeye dönüştüğü kapsamlı olarak incelenmiş. Bu raporda yazılanlar kelimesi kelimesine aynen şöyle;
- Türkiyedünyanın 16. ve Avrupa‘nın en büyük 6. ekonomisi durumunda. HSBC’nin hazırlamış olduğu “2050 yılında Dünya” başlıklı raporuna göre, Türkiye 2050 yılında dünyanın 12. ve Avrupa’nın en büyük 5’inci ekonomisi olacak.
- Türkiyeşu anda Avrupa ve OECD ülkeleri içerisinde en hızlı gelişen piyasa ve ekonomiye sahip. Türkiye’nin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası son on yılda hızla artış kaydetti ve 2011 yılında % 8.8, 2012 yılında % 2.2, 2013 yılında ise % 4 oranında büyüdü. Türkiye 2017 yılında Çin ve Hindistan‘dan sonra üçüncü en yüksek büyüyen ülke olacak ve 2017 sonrasında Hindistan’ı geçecek.
- Türkiye‘nin 2202 yılında 231 milyar dolar olan GSYİH’sı (cari fiyatlarla) 2013 yılında 827 milyar dolara yükselirken, aynı dönemde kişi başı milli gelir 3500 dolardan 10815 dolara yükseldi. Ayrıca Türkiye’nin GSYİH’sı AvrupaBirliği üyesi olan Romanya ve Bulgaristan’ın toplamından daha fazla.
- Türkiye76 milyonluk nüfusu ve 28 milyon iş gücü ile dünyanın en büyük pazarlarından birisi konumunda. Nüfusun yarısı 30 yaş altında olup AB-27 ülkeleri ile kıyaslandığında 4. büyük işgücü imkânına sahip.
- Jim O’Neill, (Goldman Sachs eski baş ekonomisti), MINT (Meksika, Endonezya, Nijerya, Türkiye) ülkelerinin, olumlu demografik özellikleri ve ekonomik uygulamaları neticesinde önümüzdeki 20 yıl içinde dünyanın ilk on ülkesi arasında yer alacağını öngörmekte.
- Türkiye, sadece 4 saatlik uçuş ile Avrupa, Avrasya, Ortadoğuve Kuzey Afrika coğrafyasındaki 1 milyar 500 milyon kişilik bir pazara hitap ediyor ki bu coğrafyadaki ülkelerin toplam GSYİH’sı 25 trilyon dolar.
- İstanbulve Ankara, GSYİH bakımından dünyanın en büyük şehirleri içerisinde ilk sıralarda yer alıyor. İstanbul’un GSYİH’sı 180 milyar dolar olup Romanya, Macaristan, Bulgaristan ve Slovenya gibi birçok AB ülkesinin GSYİH’sını geçmiş durumda. İstanbul 17 milyonluk nüfusu ile Moskova’dan sonra Avrupa‘nın ikinci büyük kenti.
- Türkiye‘nin net borçlarının GSYİH’ya oranı 2012 yılında %36 olup, Maastricht Kriterleri’nde belirlenen %60’lık oranın oldukça altında. Benzer şekilde Türkiye, önemli bir Maastricht Kriteriolan Bütçe Açığının GSYİH’ya oranı bakımından %2 ile Avrupa’nın en düşük rakamına sahip.
- 2012 sonlarından itibaren Türkiye‘nin kredi notu uluslararası derecelendirme kuruluşlarınca “yatırım yapılabilir” seviyeye yükseltildi ve bu seviye kesintisiz bir şekilde korunuyor.
- Sayıları 145 bine ulaşan Türk girişimciler, Avrupa’da 627 bin kişiye istihdam yaratırken 63 milyar Euro tutarında bir iş hacmine ulaşmış durumda.
- Türkiye‘de 32 bin yabancı sermayeli şirket faaliyet göstermekte.
- 2014 yılında Forbestarafından yayımlanan Dünyanın Milyarderleri listesine göre Türkiye’de 43 milyarder bulunuyor ve bunun 37’si İstanbul’da yaşıyor.
- Dünya genelinde yeni işe kurma süresi ortalama 30.6 gün ve OECDülkelerinde 12 gün iken aynı süre Türkiye’de sadece 6 gün.
- Türkiyeson 10 yılda 100 milyar dolardan daha fazla doğrudan yabancı sermaye yatırımı çekti ve dünyanın yatırım yapılabilir en cazip 13. ülkesi oldu. Bu yatırımın %78’i AB ülkelerinden geldi ve Türkiye AB’nin tedarik ve üretim zincirine entegre olma noktasında önemli bir yatırım üssü haline dönüştü.
- TürkiyeDoğrudan Yabancı Sermaye Yatırımına yönelik tüm teşvik, kanun ve yönetmelikleri revize etti. OECD‘nin Kısıtlayıcılık Endeksi’ne göre Türkiye, OECD ortalamasının oldukça altında bir kısıtlamaya sahip (2013 yılında 58 ülke arasında 27. sırada).
- Türkiye‘nin ihracat hacmi 2002 yılına oranla dört kat artarak 12 yıl içerisinde 160 milyar dolar düzeyine ulaştı.
- Türkiye‘nin önemli ihracat partnerleri arasında Almanya, Irak, İngiltere, Rusya, Çinve ABD Birleşik Krallık, genel ticarette % 3,7 pazar payı ile Türkiye’nin en büyük 8. ticaret ortağı.
- Türkiye’nin 19 ülke ile serbest ticaret anlaşmaları mevcut olup, 21 ülkeyle görüşmeleri devam etmekte. 1995 yılında AvrupaGümrük Birliği’ne dahil oldu.
- Ernst & Young‘ın M & A (birleşme ve satın almalar) Barometre raporuna göre, Türkiye2012 yılında M & A pazarı Orta ve Güney Doğu Avrupa Bölgesi’nde en yüksek işlem miktar ve hacmine (297 işlemde 180 milyar dolar) ulaştı.
- 2012-2013 Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Rekabet Raporu’na göre, Türkiye144 ekonomi arasında 16 basamak birden yükselerek güney-doğu Avrupa‘da en rekabetçi 43. ülke oldu.
- Çok uluslu büyük şirketlerin % 33’ü kendilerine bölgesel merkez olarak Türkiye‘yi seçti. Türkiye’yi kullanan şirketler arasında; Benetton, Bosch, BP, Citibank, Coca-Cola, General Electric, Glaxo Smith Kline, Hewlett-Packard, Hyundai, Imperial Tobacco, Intel, LG, Mercedes-Benz, Microsoft, Pepsi, Procter & Gamble, Samsung, Siemens ve Unilever gibi şirketler ilk sıralarda gelmekte.
- Avrupagenelinde en sağlam yapıya sahip bankacılık sistemi Türkiye’de bulunmakta. Bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü, Haziran 2013’de 800 milyar dolar olup, bu rakam birçok AB ülkesinin GSYİH’sından daha yüksek. Sermaye yeterlilik oranı Avrupa genelinde % 8 iken Türkiye’de %16 olup, Avrupa’nın en düşük takipteki kredi oranı %3 ile Türkiye’de.
- Türkiye, dünyada en hızlı büyüyen enerji pazarlarından biri konumunda. Ülkenin enerji talebinin 2009-2023 yılları arasında her yıl %6 oranında büyüyeceği tahmin edilmekte. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde Türkiye’nin enerji talebini karşılamak için 130 milyar dolar yatırım yapılması planlanmakta.
- Türkiyepetrol ve gaz kaynaklarının transit taşımacılığı hususunda giderek daha önemli bir rol oynamakta. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı dünyanın en uzun ikinci petrol boru hattı olup, Hazar Denizi‘nden çıkartılan ham petrolün Akdeniz’e taşınmasına ve dünya piyasalarına sunulmasına imkân tanımakta. Mavi Akım ve Türk Akımı ise Rusya‘dan Türkiye’ye doğal ve dünya piyasalarına doğalgaz taşınmakta. Hazar bölgesinden petrol ve doğal gaz iletimi sağlayacak olan TANAP ve Güney Akım ise Rusya, Hazar ve Ortadoğu’nun petrol ve doğalgazını Avrupa‘ya yönlendirecek.
- Türk bankaları son yıllarda milyarlarca doları yenilenebilir enerji kaynakları sektörüne enjekte etmiş olup, bu pazarın gittikçe büyümesi beklenmekte. Türkiyerüzgâr enerji santrallarının büyüme oranı bakımından dünyada birinci sırada olup, şu ana kadar bu alandaki potansiyelin sadece % 15’i kullanılmış durumda. Türkiye 2023 yılına kadar toplam enerji üretimi içerisinde yenilenebilir enerji kaynaklarının oranını %20’ye yükseltmeyi hedeflemekte.
- Türkiye‘nin turizm sektörü dünyanın en büyüklerinden biri. Her yıl 32 milyondan fazla yabancı turisti ağırlayan Türkiye bu faaliyetten 2012 yılında 24 milyar dolar gelir elde etti. Türkiye dünyanın en fazla ziyaret edilen 6. ülkesi olup, İstanbulşehri Londra ve Paris‘ten sonra dünyada en çok ziyaret edilen 6. ve Avrupa‘da en çok ziyaret edilen 3. şehir.
- İngiltere, 2.4 milyon ziyaretçi sayısı ile Türkiye‘ye turist gönderen ilk üç ülke arasında yer almakta. Ayrıca İngiliz vatandaşının Türkiye’de 32 bin mülkü bulunmakta.
- Türkiyedünyanın 8. en büyük tekstil ve 7. en büyük hazır giyim ihracatçısı. Türkiye, İngiltere’ye hazır giyim ihracatı yapan en büyük 2. ve en büyük 6. tekstil ve ayakkabı ihracatçısı. Türk şirketleri Adidas, Esprit, Tommy Hilfiger, GAP, Marks & Spencer, Next, Burberry, Banana Republic, H&M ve Diesel gibi birçok dünyaca ünlü perakendeciye konfeksiyon üretimi yapmakta. Türkiye ayrıca, Avrupa‘nın en büyük 3. ayakkabı üreticisi.
- Dünyanın önde gelen uluslararası endüstri dergisi “ENR Engineering News Record”a göre dünyanın en büyük 225 müteahhitlik firmasından 33 tanesi Türkiye’ye ait olup bu konuda Çin‘den sonra 2. sırada gelmekte. Türk müteahhitleri, özellikle MENA (Bahreyn, Kıbrıs, İran, Irak, İsrail, FilistinAsya ülkeleri (İsrail işgali altındaki Gazze Şeridi ve Batı Şeria), Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Umman, Katar, Suudi Arabistan, Suriye, Türkiye, ifade eder Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen ve Cezayir, Mısır, Libya, Fas ve Tunus ve Kuzey Afrika ülkeleri), Orta Asya ve Sahra Afrikası’nda çok aktif. 1970 yılından bu yana, Türk müteahhitleri 205 milyar dolar proje bedeli ile 93 ülkede yaklaşık 6.500 proje tamamlamış durumda. Türk inşaat sektörü yıllık ortalama % 8.5’luk büyüme oranı ile dünyanın en yüksek büyüyen piyasaları arasında ilk sıralarda gelmekte.
- Türk gayrimenkul sektörü yüksek büyüme potansiyeline sahip. PwC ve ULI tarafından hazırlanan ” Gayrimenkul Sektöründe Avrupa‘da Gelişen Trendler” 2012 yayınına göre, İstanbul“Mevcut Mülkiyet Performansı” Avrupa’da en cazip yatırım piyasası. Ernst ve Young’a göre gayrimenkul yatırımcıları için Avrupa’da ikinci en cazip pazarı Türkiye.
- Türkiye, Avrupa‘nın en büyük ticari araç ve en büyük ikinci otobüs üreticisi ve dünyanın 16. büyük motorlu araç üreticisi. 2012 yılında 1,1 milyon araç üretilmiş olup, bunun % 66’sı ihraç edilmiş. Bugün Türkiye’de Fiat, Honda, Hyundai, Renaultve Toyota, Mercedes-Benz ve MAN olmak üzere 17 araç üreticisi şirket bulunmakta. Türkiye aynı zamanda GM, Mercedes, BMW, Opel, Toyota, Fiat ve Ford gibi markalara otomotiv yedek parçası üretmekte.
- TürkiyeAvrupa‘nın en büyük ev aletleri üreticisi. Türkiye’nin en büyük beyaz eşya ihracat pazarı İngiltere, Fransa ve Almanya. Türk markası Beko soğutucu, dondurucu, çamaşır makinesi ve pişirme cihazları konusunda şu anda İngiltere’de en fazla talep gören beyaz eşya markası.
- TürkiyeAvrupa‘nın bir numaralı televizyon üreticisi. Avrupa’da üretilen tüm televizyonların yarısından fazlası Vestel ve Beko tarafından üretilmekte.
- Türkiye’nin teknolojiye meraklı genç nüfusu ve 20 milyonun üzerinde internet kullanıcısı, e-ticaret pazarını sürekli büyütmekte. 2012 yılında 17 milyar dolar olan e-ticaret hacminin önümüzdeki 3 yıl içinde yüzde 123 yıllık artışla 140 milyar dolara artması beklenmekte.
- Türkiye’de, Avrupaortalamasının neredeyse iki katı kadar kayıtlı yaklaşık 68 milyon cep telefonu kullanıcı bulunmakta. Ayda 299 dakikalık ortalama normal görüşme süresi ile Türkler Avrupa’nın en fazla konuşan cep telefonu kullanıcıları arasında.
- Türkiyetarım ve ilgili sektörlerde dünyanın önde gelen ülkelerinden biri. Türkiye meyve ve sebze üretimi konusunda dünya 7.’si olup, Avrupa‘nın en büyük ve dünyanın 3. dondurulmuş meyve ihracatçısı. Ayrıca bölgesinin en büyük süt ve süt ürünleri üreticisi.
- TürkiyeAvrupa‘nın en büyük 2. demir ve çelik üreticisi olup, inşaat demiri üretimi konusunda dünyanın önde gelen üreticisi.
- Türkiye, dünyanın en büyük 4 mega yat üreticisi ve 5’inci büyük gemi üreticisi.
- Türkiye, ABD‘den sonra NATOiçindeki en büyük ikinci orduya sahip ülkesi.
Bu raporda yazılan hususlar aslında İngiltere’nin daha iki yıl öncesinden Türkiye’ye karşı pozitif bir pozisyon almaya başladığının en büyük göstergesi.
Türkiye yeni bir evreye geçti. Bundan 100 yıl önce bize Lozan’da çorak bir toprak bırakıldı ama biz bu toprağı bahtiyar ettik.
İlk, orta ve lise kitaplarında Türkiye hakkında sıkça dillendirilen ancak içi boş bir deyimden ibaret olup herhangi bir anlam ifade etmeyen “stratejik ülke” kavramı, son 14 yılda yaşanan ekonomik, politik ve siyasi kazanımlar sayesinde anlam bulmaya başladı.
1488’de keşfedilen ve 1497-98 yıllarında Vasgo De Gama’nın Hindistan yolunu bulmasıyla önem kaybeden İPEK YOLU, aradan 520 yıl geçtikten sonra bugün yeniden kuruldu. Ümit Burnu’nun aşılmasıyla beraber okyanus aşırı deniz ticaret yollarının bulunması, Batılı ülkelerin deniz ticaretine yönelmesine sebep olduğu gibi “sömürgecilik” belasının Afrika ve Doğu toplumlarının başına musallat olmasına da sebep olmuştu.
Son 14 yıl içerisinde Türkiye’de yaşanan tüm olumsuzluklara karşın kesintisiz şekilde devam eden ekonomik gelişmeler sadece Türkiye’nin değil diğer tüm Doğu toplumlarının kaderini değiştirecek mahiyette.
Batılıların mutlu yüzyılları sona erdi!
Batılı ülkelere sesleniyorum; Artık bittiniz.
Önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde birer ikişer tarih sahnesinden silinecek yok olacaksınız. Fabrikalarınız birer ikişer kapanacak. Limanlarınız, antrepo ve depo işletmeleriniz iş yapamaz hale gelecek. Çocuklarınız, yiyecek ekmek bulabilmek için bedenlerini 5 dolara satacak.
Nedenini size izah edeyim;
Türkiye Petrol ve Doğalgaz boru hatları (TANAP, Mavi Akım, Türk Akımı; BAKÜ-CEYHAN TİFLİS BORU HATTI), Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 3. İstanbul Havalimanı bize çağ atlattığı gibi çağın kendisini de değiştirecek.
Artık Çin ve Hindistan başta olmak üzere bütün Doğu toplumlarının malları seri, hızlı ve çok düşük navlun bedelleriyle Avrupa’ya akacak.
Yüreğiniz yanıyor ama ne yapalım? TRANS ASYA DemirYOLU HATTI ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü sayesinde tarihi İPEK YOLU yeniden kuruluyor.
Çin, Hindistan, Pakistan, Afganistan, İran ve diğer tüm Doğu toplumlarının malları demiryolu ile Türkiye üzerinden taşınıp Yavuz Sultan Selim Köprüsü üzerinden oluk oluk Avrupa’ya akacak. Taşıma maliyetleri ve taşıma süreleri en alt seviyeye inecek. Yük ve konteyner gemileri ile Avrupa limanlarına 2-3 ayda ulaşan Uzakdoğu malları sadece bir hafta içerisinde Avrupa’nın göbeğine taşınacak.
Türkiye, Türklere terk edilemeyecek kadar önemli bir konuma geldiği için 15 Temmuz 2016 Darbe Kalkışması’ni yapmıştınız değil mi?
Churchill; “Türkiye, kurudukça sulanmalı, büyüdükçe budanmalı” dediği için Türkiye’yi budamak istemiştiniz değil mi?
Olmadı. Yine başaramadınız.
Ama bu son girişiminiz her şeyin sonu oldu.
Artık ne Amerika’nın, ne Almanya’nın, ne Fransa ve Avusturya’nın ve nede diğer tüm Batılıların Türkiye ve Türk halkı nezdinde zerre kadar değeri kalmadı.
Artık size acımayacağız ve bildiğimizi yapacağız.
Tıpkı yıllar boyu sizin bize yaptığınız gibi.
DR.Mehmet Hakan Sağlam