Anasayfa / Makaleler / ÇANLAR SELEFİLER İÇİN ÇALIYOR

ÇANLAR SELEFİLER İÇİN ÇALIYOR

(Article 055-17.01.2015)

Altının ons fiyatı 1969 yılında 35,2 dolardı. 1970-71 yıllarına kadar yatay seyreden bu fiyatlar daha sonra yükseliş trendine girdi. 1973 yılının haziran ayında 123,3 dolarla o ana kadar ki en yüksek seviyelerinden birine ulaştı. O yıllardaki yükselişin temel nedeni tüm dünya ekonomilerini yerle bir eden “Petrol Krizi” idi. Krizin etkilerinin sürdüğü sonraki yıllarda altın fiyatları yükselişini sürdürdü ve 1974’ün Mart ayında 173 doları gördü. 1980 yılının Eylül ayında da 614 dolara kadar çıktı. İşte o noktadan itibaren altın fiyatları kelimenin tam anlamıyla çöktü ve yıllar içerisinde 284 dolara kadar geriledi. Altın fiyatları yükselirken açığa mal sattığı için iflâs eden milyonlarca spekülatörü, sonraki yıllarda açığa mal aldığı iflâs eden diğer milyonlar takip etti. Altının aynı fiyatı görebilmesi için onlarca yıl beklemek gerekti. Amerika’da Morgage Krizi’nin patlak verdiği 2007 yılında altın fiyatları 800 dolar seviyesini görüp 27 yıl önceki fiyatın üzerine ancak çıkabildi. Sonrasında ise herkesin malumu olduğu üzere 1950 dolara kadar çıktı. Ancak 1980 yılındaki büyük çöküşü yaşayan çoğu yatırımcı fiyatların çeyrek asır sonra tekrardan yükselişe geçtiğini göremedi bile.

Bugün benzer bir gelişme petrol fiyatlarında yaşanıyor. Petrol üreticisi ülkeler için artık “tatlı para” dönemi sona ermiş durumda.

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC), Avusturya’nın başkenti Viyana’da son yılların en önemli toplantısını yaptı. Dünyanın en büyük petrol üreticilerinden oluşan örgüt, petrol fiyatlarının %40’a yakın oranlarda düşmesi karşısında ne yapılması gerektiğini tartıştı. William Shakespeare’nin “Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!” cümlesini bugün OPEC ülkeleri “Üretimi kısmak ya da kısmamak” bağlamında kendi aralarında tartışıyorlar. Petrol fiyatlarındaki düşüş, arzdaki artışın zayıflayan talebin önüne geçmesinden ve bu dengesizliğin bir süre daha kalıcı olacağı beklentisinden kaynaklanıyor.

Son yıllarda ABD’de hızla artan kaya petrolü üretimi, ülkenin ham petrol üretimini günde 9 milyon varil seviyesine çıkartmış durumda. Bu artış o derece güçlü ki, petrol piyasasından çekilen Libya ve İran’dan kaynaklanan üretim kayıpları dahi kalıcı bir arz kaybına yol açmıyor.

1970’li yıllardaki üstünlüklerini önemli oranda kaybeden ve artık petrol piyasasının kâğıttan kaplanı değil de “kâğıttan kedisi” olarak nitelendirilen OPEC ülkeleri ise, 27 Kasım’da Viyana’da 166. defa bir araya geldiklerinde kendileri için “1001 Gece Masalları devrinin bittiğini artık herhalde anlamışlardır. Bundan sonrası Araplar için adeta bir kâbus. Üretimi durdururlarsa açlıktan ölecekler, durdurmayıp devam ederlerse zarar edecekler ve ceplerindeki paradan da olacaklar.

Dünya petrol tüketimi günlük 91 milyon varil. Üstelik petrol tüketimi, kara, hava ve deniz taşımacılığında gazolin, dizel ve jet yakıtının tercih edilmesi, alternatif enerji kaynaklarının çeşitlilik arz etmesine bağlı olarak da giderek azalmakta. Bu petrolün 31 milyon varilini OPEC üyesi ülkeler üretiyor. OPEC üretiminin yaklaşık üçte birini Suudi Arabistan gerçekleştiriyor. Suudi Arabistan’la birlikte hareket eden Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri bir tarafa bırakılırsa, OPEC üyelerinin hemen hepsi şu aşamada zaten azami kapasitede üretim yapıyorlar. Bu durumun başlıca nedeni, OPEC üyesi ülkeler açısından petrolün tek gelir kaynağı olması. İran ve Rusya’ya uygulanan ambargoların finansal etkilerini arttırmak için Amerika’nın oyununa gelip Kuzey Amerika ülkelerine yarı fiyatına petrol satan Suudi Arabistan ise bugün kendi kazdığı kuyuya kendisi düşmüş durumda.

Ülkelerin bütçelerini dengelemeleri için gereken petrol fiyatı Kuveyt ve Katar için varil başına yaklaşık 70 dolardan başlarken, Suudi Arabistan için 100 dolara yaklaşıyor. İran, Libya, Venezuela gibi ülkeler için ise 140 dolara kadar çıkıyor. Şu an için 45 dolar seviyesine düşen petrol fiyatları bu ülkeler için kelimenin tam anlamıyla “ölüm”.

Sonuçta Venezuela ve İran gibi ülkeler azami üretim kapasitesinde satabildikleri kadar petrol satmaya çalışırken, üretimi gerçekten kısanlar ise Mısır’ın darbeci liderlerine sonsuz destek sunan Suudi Arabistan, Kuveyt ve BAE’nden oluşan Selefi İttifakı ile sınırlı. Ancak Suudi Arabistan’ın boşalttığı yeri doldurmak için sırada bekleyenler de yok değil.

Büyük gelir kaybı yaşayan İran’ın bu şartlar altında üretimi kısması mümkün bile değil. Körfez Savaşları nedeniyle önemli gelir kaybı yaşayan Irak’ın ise petrol üretimini kısması ise ihtimal dışı bir şey. Güney Amerika ve Afrika ülkeleri petrol gelirlerine muhtaç olmaları nedeniyle üretimi isteseler de kısamıyorlar. OPEC dışındaki en büyük iki üretici ise Rusya ve ABD. ABD ve AB ülkelerinin ambargosuna maruz kalan Rusya’nın petrol üretimini kısması ise kısa ve orta vadede olası bile değil. Kırım ve Ukrayna hadisesinden dolayı ambargolarla terbiye edilmeye çalışılan Rusya’nın bu şekilde hizaya sokulmasını beklemek aptallıktan başka bir şey değil. Napolyon ve Hitler’in saldırılarına bile göğüs gerip dimdik ayakta kalan Rus toplumu genetik açıdan bu tür zorluklara karşı oldukça dayanıklı. Ambargoları sıkılaştırmaya yönelik olarak Batılılarca hayata geçirilen her girişim Rusları birbirine karşı daha da kenetliyor ve milliyetçilk duygularını daha da kuvvetlendiriyor. Hatta sadece Rus halkını birbirine değil Türklere karşı da daha fazla yakınlaştırıyor.

Ortadoğu’da yeni bir dönem başlıyor. Birçok ülke açısından oyunun sonuna gelinmiş durumda. Güncel bir ifadeyle “Game Over” diyebiliriz. Petrol fiyatlarının tarihi zirvesi olan 115 dolar seviyesini tekrardan görmesi artık bir hayal. Petrol fiyatlarının düşmesi şu an Ortadoğu coğrafyasında hayat süren devletler için zaten petrolün bitmesi anlamına geliyor. Petrol sayesinde elde ettikleri zenginlik ve refahı sanki hiç bitmeyecekmiş gibi “har vurup harman savuran” Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar gibi ülkeler için artık her şey sona erdi. Birkaç yıl öncesinde 115 dolara sattıkları petrolü bugün 40-45 dolara satma durumuyla karşı karşıya kalan Arap ülkeleri, yakın gelecekte bu fiyatları bile göremeyecek.

Peki ne olacak? Suudi Arabistan, Katar, BAE ve Kuveyt gibi ülkeler çok ciddi bütçe açıkları ile karşı karşıya kalacaklar. Paraya çevirebilecekleri ne varsa birer ikişer satmaya başlayacaklar. Uçuk kaçık yatırım projelerini sona erdirecekler. Bu dakikadan sonra kendi ülkelerindeki kum denizinde inşa ettikleri gayrimenkul projelerini yabancılara satmaları mümkün olamayacak. Zaten bunun en güzel örneğini BAE kısa bir süre önce yaşamış, denizin içine yaptıkları Palmiye projesinde çuvallamışlardı. Paraya çevirebilecekleri en kolay şeyleri ise yurtdışındaki varlıkları olacak. Apple, IBM, GM, Philip Morris, Mercedes gibi şirketler başta olmak üzere yabancı bankalar, sanayi ve hizmet şirketlerindeki hisselerini birbiri peşi sıra satacaklar. Bazı ülkelerdeki yatırımlarını sıfırlayacaklar. Bunlar da bitince sıra resmi rezervlerine gelecek. O rezervler zaten şu an azalmaya başlamış durumda. Ancak esas sıkıntı “zulalardaki” paralara sıra geldiğinde yaşanacak. Ortadoğu’nun kral, prens ve emirleri yıllar boyu İsviçre, Amerika ve İngiliz bankalarına istifledikleri trilyonlarca dolarlık şahsi servetlerine dokunmaya kıyamayacaklar. Ve belki de bir gün son dakika gelişmesi olarak şöyle bir haberle karşılaşacağız; “Suudi Kralı ya da Kuveyt Emiri ya da Katar Emiri bilmem kim ülkesini terk ederek İsviçre’ye iltica etti”.

Ortadoğu kökten değişecek. Bu ülkelerde bütçe açıkları artacak, kamu yatırımları duracak, kendi vatandaşlarına yaptıkları sosyal yardım ödenekleri ve sübvansiyonlar kesilecek, devlet tarafından bedava verilen hizmetler sona erdirilecek, toplumsal huzursuzluklar başlayacak, muhalif sokak gösterileri ve eylemler patlak verecek, iktidarlar devrilecek, yeni yönetimler kurulacak. Ortadoğu’ya esas bundan sonra bahar gelecek.

“Çanlar Selefiler için çalıyor” denilse hiç de yanlış olmaz herhalde.

Bunada Bakın

SİZLER; MUSTAFA KEMAL’İN DEĞİL ASKERLERİ, İTİNİN PİSLİĞİ BİLE OLAMAZSINIZ…

(Article 258 – 05.09.2019) Son dönemde Türkiye’de yaşanan bazı olaylar toplumun giderek kutuplaştığını ve bu …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hacker Blog Hack Haber