Anasayfa / Makaleler / FATİH VE FİKRET GİBİ 100 KİŞİYE SAHİP ÇIKABİLSEYDİK UZAYA ÇİFT ŞERİTLİ YOL YAPARDIK…

FATİH VE FİKRET GİBİ 100 KİŞİYE SAHİP ÇIKABİLSEYDİK UZAYA ÇİFT ŞERİTLİ YOL YAPARDIK…

(Article 164-19.05.2017)

Kaliteli soru soran öğrencilerimi çok beğenirim. Çünkü soru sormakta bir meziyettir. Gündelik hayatta abuk sabuk soru sorup, iki kelimeyi yan yana getirmeyi beceremeyen o kadar çok kişi var ki çoğu zaman bu durumdan dolayı üzüntüye kapıldığımda oluyor.

Geçen akşam Erdal Şimşek ile beraber sunduğumuz ve Uzay Haber TV’de yayınlanan Mayın Tarlası programına çok değerli bir mucit ve işadamını davet ettik. Fikret Özçelik, hidrojen ve toryum teknolojileri üzerine çalışan son derece yetenekli bir insan. Ne profesör ne de herhangi bir üniversite mezunu. Lise mezunu olmasına rağmen yaptıkları birçok insana parmak ısırtacak nitelikte. Doğalgaza ihtiyaç duymaksızın elektrik ve su ile çalışan ve şu anda Türkiye’nin dört bir tarafında kullanılan kombi sistemleri geliştirmiş. Maddenin dördüncü hali olan “plazma” teknolojisini kullanarak yaptığı aletler ise inanın insan zihninin sınırlarını zorluyor.

Nano ölçekte karbon partiküller kullanarak yapmış olduğu cam ısıtma panellerini ise daha önce hiçbir yerde görmedim. Su ile çalışan metal kaynak makinesi ise anlatılmaz sadece görülür. Bu değerli insanın başına gelenler herhalde pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile yaptığı görüşmeleri, kendisini Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olarak tanıtıp çeşitli taleplerde bulunan ahlaksızları, alternatif enerji kaynakları ve hidrojen çalışmaları sırasında yaşadığı engellemeleri dinleyince bir öğretim üyesi olarak üzüldüm. Gerçi üniversite kuran bir kişi olarak bu sıkıntıların kat be kat fazlasını ben de yaşadığım için anlattıkları bana hiç de yabancı gelmedi.

Geçen hafta içerisinde ziyaret ettiğim bir diğer kişi ise Fatih Yılmaz isimli genç bir kardeşimizdi. Kadırga’da küçük bir atölyede elektroliz konusunda destanlar yazıyor. Bu kardeşimizin de aynı Fikret gibi herhangi bir üniversite eğitimi yok, hatta daha ilginç olanı söyleyeyim; İmam Hatip Lisesi’nden terk! Ancak yaptığı işleri görünce hayran olmamak elde değil. Fatih Yılmaz’ın bence en önemli özelliği yaptığı işi adeta “ibadet” olarak kabul etmesi ve bu işle yatıp bu işle kalkması ve mesleğine müthiş bir “saygı” duyması. “Bu işin detaylarını öğrenmek için ölüm döşeğinde olan birisini ziyaret edip yalvardım” diyor.

Yumurtanın kabuğu, çam ağacının tek bir dikenli iğnesi veya kuru bir ağaç yaprağını bile, elektroliz işlemiyle altın ve gümüşle kaplayabiliyor.

Genç yaşta olmasına rağmen yanında üç beş kişiye istihdam olanağı sağlıyor ve sabahleyin işe gelenlerin elinden cep telefonlarını aldıktan sonra atölyeye sokuyor. Öğrenme isteği ve azmi bir yana, hiç kimsenin yapamadığı kaplama işlerini rahatlıkla yapabilecek bilgi birikimine ve kabiliyete ulaşmış durumda. Metalürji veya malzeme mühendisliği konusunda herhangi bir eğitimi olmamasına rağmen, iddia ediyorum bu konuda çalışan 100 tane profesörü arka cebinden çıkartacak bilgi donanımına sahip. Fatih Yılmaz sadece kuyumculuk konusunda değil, savunma sanayi konularında kendisine getirilen ürünlerin kaplamasını yapma hususunda da bir deha ve milli bir değer.

İş ahlâkı ve meslek disiplini çok ama çok önemli bir meziyet. Bu özelliği Allah kolay kolay hiç kimseye nasip etmez. Neticede şu veya bu şekilde herhangi bir üniversiteye kapak atabiliyor veya herhangi bir kuruma yönetici olabiliyorsunuz ama sadece işte o kadar! Türkiye’de eğitmenlik “eğitmeme”, yöneticilik de “yönetmeme” ilkesi üzerine inşa edilmiştir.

Laboratuar anahtarlarını babalarının malıymış gibi ceplerinde taşıyıp içeriye kimseyi sokmayan, yerine insan yetiştirmeyen o kadar çok akademisyen biliyorum ki ülkem adına üzülüyorum.

Fikret Özçelik ve Fatih Yılmaz gibi genç girişimcileri ve mucitleri gördükçe içim sızlıyor, onlar adına üzülüyor ve gerek bu ülkenin idareci ve bürokratlarına gerekse akademisyenlerine sadece “kendinizden utanın!” diyebiliyorum.

1903 yılında Nobel Ödülü kazanan ve radyoaktivite üzerine çalışmaları ile ün kazanan fizik ve kimya otoritesi Pierre Curie’nin bir lafı çok önemlidir; “Müslüman Endülüs’ten bize 30 cilt kitap kaldı, o kitaplarla atomu parçalayabildik. Şayet yakılan bir milyon kitabın yarısı kalsaydı çoktan uzayda galaksiler arasında geziyor olacaktık. Orada bilim sıfırlanınca, biz yeniden sıfırdan onların yüzyıllar önce keşfettiği şeyleri bulmaya çalıştık ve yüzyıllar kaybettik”.

İslâm dünyasında iki büyük felâket vardır: Moğol istilâsı ve Rekonkista; İspanya’nın Avrupalıların tabiri ile geri fethi. Üçüncü bir yıkım daha vardır ki o da Çanakkale Savaşı’dır. Gerek Moğol istilası, gerekse Endülüs İslam Devleti’nin tarih sahnesinden silinmesi esnasında milyonlarca kitap yakıldı, parçalandı, nehirlere atılarak yok edildi. Çanakkale Savaşı ve harf devrimi ise Türk-İslam dünyasının okumuş tüm aydınlarını yok eden müthiş bir kıyımdır.

Çanakkale Savaşı sırasında bir nesil yok edilip, Osmanlıca kitaplar kütüphanelere hapsedilince meydan azınlık okullarında okuyan asker kaçağı masonlara kalmış, onların yetiştirdiği nesilden ise ancak bu tarz hocalar türemiştir.

Cumhuriyet sonrasında Fikret ve Fatih gibi 100 kişiye sahip çıkabilseydik, onlara imkân sunabilseydik ve yaptıklarını küçümsemeseydik inanın uzaya çift şeritli gidiş geliş yol yapardık.

Neyse Allah var gam yok.

 

Dr. Mehmet Hakan SAĞLAM

Bunada Bakın

SİZLER; MUSTAFA KEMAL’İN DEĞİL ASKERLERİ, İTİNİN PİSLİĞİ BİLE OLAMAZSINIZ…

(Article 258 – 05.09.2019) Son dönemde Türkiye’de yaşanan bazı olaylar toplumun giderek kutuplaştığını ve bu …

Bir yorum

  1. Hocam duyguların ve. Dusuncelerın tesekkur ederim Fikret abinin veya benim belki bu imkanları elinde kat kat fazlasıyla bulunduran insanların bizim yaşayamayacağınız imkanları kullanması bence çok manidar bizim de yapmış olduğumuz işlerden aldığımız heyecanı bilmeyebilirler benim bu işten aldığım keyfi ne bir Üniversite bir işletme belki bunu yaşayamaz ideallerinin peşinde koştuğu için bizi böyle bir sonuca goturdu umarım insanların sadece kendi fikirleriyle insanların güzel fikirlerini bir araya getirip daha düzgün bir mutlu bir hayat yaşamalarını mutlu bir ülkede beraber olmalarını dilerim

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hacker Blog Hack Haber