Anasayfa / Makaleler / ERDOĞAN ÖLDÜRÜLECEK…

ERDOĞAN ÖLDÜRÜLECEK…

(Article 173-14.06.2017)

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 13 Haziran 2017 gecesi Ankara’da AK Parti İl Teşkilatı iftarında konuştu ve “2019 seçimlerine kadar kapısını çalmadık ev, sıkmadık el, tebessüm etmedik yüz bırakmadan çalışmalıyız” dedi.

Sayın Erdoğan bunları dedi demesine ama teşkilatın bu lafları anlayabileceği ve yerine getirebileceği hususunda şahsen benim ciddi endişelerim var. Zira Anayasa referandumu sürecinde birçok il-ilçe teşkilatının “evet” bir yana, “hayır” için çalıştığına gözlerimle tanık oldum.

Erdoğan’ın 2002 yılında beri telaffuz ettiği “Yeni Türkiye” kavramına gönülden inanıp destek veren ve bu durumu gerek TV programlarında gerekse yazdığım makalelerle açıkça dile getiren bir akademisyenim.

2002 yılından bu yana Sayın Erdoğan sayılamayacak kadar çok iç ve dış saldırıya maruz kaldı. Şahsım adına konuşuyorum 27 Nisan 2007 E Muhtırası, 2013 Gezi Olayları, 17/25 Aralık 2013 Yargı ve Emniyet Darbesi ve son olarak 15 Temmuz 2016 Darbesi esnasında dahi bugünlerde yaşadığım karamsarlık ve huzursuzluğu hissetmedim.

Gözaltına alınan yaklaşık 120 bin kişi ve tutuklu durumdaki 50 bine yakın FETÖ mensubunun savcılık makamlarında ve mahkemelerde verdiği ifadeleri görünce insanın kanı donuyor. Yalanın, riyakârlığın, ihanetin ve şerefsizliğin bini bin para.

Bazı mahkemelerce FETÖ mensuplarına verilen cezalar o kadar komik ve teşvik edici nitelikte ki inanamazsınız. Örneğin Denizli’de FETÖ mensubu olup örgütün şifreli haberleşme programı ByLock’u kullandığı gerekçesiyle 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan Hacer Aydın’la ilgili mahkumiyet kararı, Antalya 2. Ceza Dairesi tarafından bozuldu. Hacer Aydın hakkında ByLock kullandığına dair MİT raporundan başka delil olmadığı gerekçesiyle kararı bozan Antalya 2. Ceza Dairesi Başkanı Şenol Demir’in kardeşi Gökhan Demir’in de ByLock’tan tutuklandığı ortaya çıktı. Mahkeme başkanının durumu, kendisine ciğer teslim edilen kediye benziyor.

Burada cezanın onanıp onanmamasından çok, verilen cezanın boyutu daha dikkat çekici. 15 Temmuz gecesi Türkiye’yi param parça edecek bir darbe girişiminin baş aktörleri, 6 yıl 3 ay gibi komik bir cezaya çaptırılacak ve kanuni infaz indirimleri yapıldıktan sonra en fazla 3 sene sonra tekrardan aramızda dolaşmaya başlayacak.

Mahkemelerdeki durum çok tehlikeli bir hâl alıyor. Yaptıklarından zerre kadar pişmanlık duymayan FETÖ mensuplarından tutuklu olanlar kendilerini Hz. Yusuf’a benzetirken, kaçak ve firar konumunda olanlarsa kendi durumlarını Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye Hicret edişine benzetiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu terör örgütüyle mücadele noktasında şüphesiz insanüstü bir çaba sarf ediyor. FETÖ ile mücadele konusunda gösterilen gayret sadece ve sadece Erdoğan’ın yaptıklarıyla sınırlı. Erdoğan’ın en yakınında yer alanlar bile bu mücadeleye yeter derecede ehemmiyet göstermiyor ve olası bir iklim değişikliğine karşı pozisyonlarını koruma içgüdüsüyle hareket ediyor.

Cumhurbaşkanının bir şekilde pasifize edilmesi, suikasta uğraması veya öldürülmesi durumunda, Erdoğan’ın en yakınında bulunan kişilerin, aynı gün içerisinde Fethullah Gülen’e biat edeceklerinden emin olabilirsiniz. Hatta bu kişilerin Erdoğan’ın ölüm haberini alır almaz medya karşısına çıkıp; “Erdoğan çok korkunç ve acımasız bir diktatördü, korkumuzdan ağzımızı açamıyorduk, konuşanın kellesi gidiyordu” mealinden açıklamalarda bulunacağından da adım gibi eminim.

Hatta bazıları yalakalıkta sınır tanımayıp, Facebook ve Twitter’daki profil resimlerini meczup Fethullah’ın alık alık boşluğa bakan resimleriyle değiştirme yoluna bile gidecek. Pensilvanya’ya uçak bileti bulunmayacak. Gazete ve TV programlarının neredeyse tamamında “hocaefendi hazretlerinin” kerem, ikram, hoşgörü ve sevgisine yönelik yayınlar yapılacak.

15 Temmuz gecesi İstanbul ve Ankara’da kan gövdeyi götürüp, Marmaris’te Erdoğan’ın kaldığı otele darbeciler tarafından operasyon düzenlenirken ortalıkta görünmeyip telefonlarını dahi açmayan milletvekilleri, bakanlar, müsteşar ve bürokratlar, belediye başkanları, il ve ilçe teşkilat yöneticileri Erdoğan’ı satacak kişiler listesinin ilk sıralarında yer alıyor.

Erdoğan, 15 Temmuz gecesi kendisini yapayalnız bırakan böyle bir güruhla çalışma mecburiyetinde kalan bir Cumhurbaşkanı. Zira ülkede kimin ne mal olduğu belli değil. FETÖ devletin en kılcal noktalarına o kadar profesyonelce sızmış ki, herhangi bir kişi hakkında asla “bu adam FETÖ mensubu olamaz” dememek gerekiyor.

Erdoğan çaresiz. Erdoğan ziyadesiyle yalnız ve korumasız.

Ortadoğu coğrafyasında bu kadar sorun bir arada yaşanırken, Suriye, Irak, Yemen, Mısır, Afganistan ve diğer tüm İslam beldelerinde Haç’a karşı Hilâl’in var olma mücadelesi verilirken, Erdoğan’ın olmadığı bir Türkiye ve dünya düşünülemez.

Daha bir hafta önce Katar’a karşı başlatılan yeni Haçlı Savaşı’nın aktörleri bu defa Hıristiyan şövalyeler değil. Bu savaşın tarafları tüm benlikleriyle Hıristiyanlara satılmış Müslüman görünümlü liderler. Erdoğan’ın ve Türkiye’nin Katar’a ve Katarlılara sahip çıkması, oyunu bir anda tersine çevirdi ve bu operasyonu başlatan Arap ülkelerinin tamamı ters köşeye yattı.

Türkiye’nin bu coğrafya için ne kadar önemli ve vazgeçilmez olduğu Katar krizinde bir defa daha kendisini gösterdi. Erdoğan olmasaydı Katar diye bir devlet bugün asla olmayacaktı.

Bu coğrafyada tarih yeni baştan yazılıyor. Trans-Asya Demiryolu Hattı ile karada ve denizde yeni ve modern bir İpekyolu kuruluyor. Çin’den başlayıp Londra’da bitecek yeni demiryolu hattının en kritik ülkesi hiç şüphesiz Türkiye.

Türkiye, Rusya ve Çin’in yanında yer alan ülkeler zenginleşirken Batılılar fakirleşecek.

Çin, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Rusya, İran, Azerbaycan, Gürcistan, Türkiye ve bu güzergâh üzerinde yer alan diğer tüm ülke ve beldelerin malları, tıpkı bundan 500 yıl önce olduğu gibi Trans-Asya demiryolu vasıtasıyla Yavuz Sultan Selim Köprüsü üzerinden oluk oluk Avrupa’ya akacak. Taşıma maliyetleri ve taşıma süreleri en alt seviyeye inecek. Yük ve konteyner gemileri ile Avrupa limanlarına iki üç ayda ulaşan Uzakdoğu malları, sadece iki hafta içerisinde Avrupa’nın göbeğine taşınacak.

İnşaatı büyük oranda tamamlanan bu demiryolu koridorunun bütünüyle çalışır hale gelmesi durumunda Çin ile Türkiye arasındaki mal sevkiyat süresi 30 günden 10 güne düşecek. Pekin’den Türkiye’ye deniz yolu ile 2 ayda teslim edilen ürünler, 7-8 gün içerisinde İstanbul’da olacak. Karayolu mesafesinde de 3 bin kilometrelik azalma sağlanacak.

Marmaray, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Bakü-Tiflis-Kars ve Edirne demiryolu projeleri Modern İpek Yolu’nun orta koridorunu oluşturuyor. Batılıların temel endişe ve korkusu işte bu projeden kaynaklanıyor. 1488 yılında Bartlemeo Dias’ın keşfettiği ve Doğu ülkelerinin fakirleşmesine yol açan Ümit Burnu önemini kaybediyor.

Yeni İpekyolu’nun devreye girmesiyle birlikte Avrupa genelinde gemi ve konteyner taşımacılığı yapan şirketler, sigorta şirketleri, gümrük ve liman işletmeleri batacak, fabrikalar kapanacak, Kıta Avrupa’sında işsizler ordusu oluşacak.

Yeni İpekyolu’nun deniz ayağında ise Basra Körfezi ve Kızıldeniz son derece önem taşıyor. Türkiye son üç beş yıl içerisinde her iki denizin lojistik güvenliğini temin açısından önemli adımlar attı ve Basra Körfezi’nde Katar’da, Kızıldeniz’de ise Somali’de askeri üsler kurdu. Bu askeri üsler, gerek Afrika ve Ortadoğu’nun deniz güvenliği, gerekse Katar hadisesinde görüldüğü üzere bu bölge ülkelerinin kendi güvenliklerini temin açısından son derece önem arz ediyor.

Ne mutlu ki tarih 100 yıl önceye döndü.

Osmanlı’nın Ortadoğu ve Afrika coğrafyasından çekilmek zorunda kaldığı 1918 yılından sonra ilk kez bir Müslüman ülke, bu coğrafyada tekrardan güvenliği temin eder duruma geldi.

İşte tüm bu gelişmeleri alt alta yazdığımda Batılılar açısından şöyle bir sonuç ortaya çıkıyor; Ortadoğu ve Afrika coğrafyasını önümüzdeki bir 100 yıl boyunca yeniden sömürebilmek, var olan devletlerden yeni devletçikler yaratabilmek, Müslümanları köleleştirmek için ERDOĞAN’ın öldürülmesi gerekiyor.

İşte bu açıdan son derece gergin ve endişeliyim.

Erdoğan ve Türkiye son kaledir.

Erdoğan düşerse Türkiye düşer.

Türkiye düşerse Kâbe düşer, Mekke ve Medine, Kudüs, Halep ve Şam, Beyrut, San’a ve Kahire düşer.

Türkiye düşerse İslamiyet diye bir şey kalmaz. 

İşte bu nedenle ERDOĞAN’ı öldürecekler.

Erdoğan düşerse Türkiye dörde, Suudi Arabistan beşe, İran, Irak, Suriye, Yemen, Libya ve Mısır üçer beşer devlete bölünür.

İşte bu nedenle içim ürperiyor ve tedirginlik yaşıyorum.

İşte bu nedenle suyun uyuduğunu ancak düşmanın uyumadığını görüyorum.

İşte bu nedenle bir yandan PKK, HDP, YPG, JPG, DHKP-C, diğer yandan FETÖ ve onun siyasi ayağı konumuna dönüşen CHP saldırdıkça saldırıyor.

İşte bu yüzden CHP’nin genel başkanı, parti temsilcileri ve milletvekilleri sürekli olarak “Erdoğan’ı uluslararası mahkemelerde savaş suçundan yargılatacağız”şeklinde açıklamalarda bulunuyor.

İşte bu yüzden ABD, Almanya, Belçika, Hollanda, Avusturya, Fransa, İngiltere, İsveç gibi terör destekçisi ülkeler açık şekilde Türkiye’ye cephe alıyor.

Batılılar FETÖ liderine oldukça kızgın. Marmaris baskınında Erdoğan ve ailesi ele geçirilseydi, karanlık, pis ve izbe bir karakolda tıpkı Romanya’nın devrik lideri Çavuşesku ve eşine yaptıkları gibi kurşuna dizilerek öldürüleceklerdi.

Sultan II. Abdülhamit’in Ermeni Komitacıları tarafından 1905’de düzenlenen bombalı saldırıda öldürülememesi, Tevfik Fikret denilen şerefsiz şairi çok üzmüş ve bu üzüntüsünü Bir Lâhza-yı Ta’ahhur  (Bir anlık duraklama)” adlı şiirinde şu şekilde mısralara dökmüştü;

“Ey şanlı avcı, tuzağını boşuna kurmadın! 

Attın… fakat yazık ki, yazıklar ki vuramadın” 

Tevfik Fikret’in yazdığı bu şiirin yabancı versiyonunu “avcı” konumundaki Fethullah Gülen denilen kanı bozuk için kaleme alanlar epeyce çoktur ve şiir muhtemelen şu şekildedir;

Ey şanlı hoca, tuzağını güzel kurdun!

Darbeyi yaptın, baskını düzenledin, fakat yazık ki yazıklar ki beceremedin

711 yılında İspanya’ya ayak basan Tarık bin Ziyad, gemileri yaktıktan sonra askerlerine şu şekilde hitap etmişti; Arkanızda düşman gibi deniz, önünüzde deniz gibi düşman. Nereye kaçacaksınız? Vallahi sizin için ancak sadakat ve sabır kalmıştır. Düşmanın silahı, teçhizatı ve erzakı boldur. Sizin silah olarak ancak kılıçlarınız, erzak olarak da düşmanın elinden sahip olabileceğiniz vardır.

Evet…

Önümüzde ve arkamızda, içimizde ve dışımızda sayılamayacak kadar çok düşmanımız var ve inanın hiç ama hiç biri uyumuyor.

İşte korku ve endişem bundan.

Bu adamlar ERDOĞAN’ı ortadan kaldırmayı kafaya koymuş…

Milletçe dikkatli olmamız gerekiyor.

 

Dr. Mehmet Hakan SAĞLAM

Bunada Bakın

SİZLER; MUSTAFA KEMAL’İN DEĞİL ASKERLERİ, İTİNİN PİSLİĞİ BİLE OLAMAZSINIZ…

(Article 258 – 05.09.2019) Son dönemde Türkiye’de yaşanan bazı olaylar toplumun giderek kutuplaştığını ve bu …

8 Yorumlar

  1. Kaleminize sağlık allah büyük inşallah istediklerine ulaşamayacaklar bu ümmeti bir arada tutacak bir başkası yok ve gelmez de

  2. Seyyah Karadeniz

    Üstad yazılarını Facebook üzerinden paylassaniz daha güzel olur link veriyorsunuz ancak okuyacak olanlar zaten okuyorlar

  3. Onların bir planı varsa ALLAH ‘ında bir planı var. Nasıl ki 15Temmuzda ALLAH onlara izin vermediyse inşaAllah yine izin vermiyecektir. Biz iman ediyoruz ki Allah islamiyeti yüceltecek,kafirlerede kötü emellerinde izin vermeyecektir. Allah var Gam yok.

  4. Halit Çakırbaş

    Hocam Sayın Cumhurbaşkan’ımızı öldürmek isteseler di bunu daha önce yapabilir lerdi en basit zira yaveri hep yanında idi.Endişelerinize katılıyorum fakat bence çok daha karmaşık oyunlar oynanıyor gibi.

    • Bir devletin ve bir milletin kaderi bir şahsa bağlanamaz. Kurucu lider Atatürk, dönemin milli şefi Inönü, çok partili dönemin öncüleri Bayar ve Menderes, Barajlar kralı Demirel, serbest piyasanın kurucusu Özal….. Bunların hepsi Allahın rahmetine kavuştu ama Türkiye’ye bir şey olmadı.

      Abdullah Gül ve Erdoğan döneminde devletin çivisi yerinden oynatıldı. Henüz daha o çivi yerine oturmadı. Dolayısı ile Erdoğan eceli ile dahi rahmetli olsa bundan Türkiyenin zarar göreceği iddiasının kaynağı Erdoğan’ın şahsı değil, devlete verdiği zarardır.

      • Celal bayar ve demirel Mason dur. Özalı zehirlediler. Menderesi de astılar. Erdoğan türkiye yi imf den kurtardı. Sen erdoğan a düşman değil sin onun çizgisine dinine inancına islama kısaca allaha düşmansın. Çünkü erdoğan Islam birliğinin lideri. Buda abd yi kudurtuyor. Kör gözlerinizi açın da gerçekleri okuyun. Tabi siz manda yönetimini Kabul etmiş bir zihniyetsiniz. Sizi hiçbirşeye inandıramayız.

  5. Allah müslümanın yardımcısı olsun inşallah ,vatana göz dikenleri güçlü kılmasın inşallah ,amin !!

Hasan için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hacker Blog Hack Haber